20 Mayıs 2010 Perşembe

Teknik Gezi Piknik (yarın bizi bekle ) =))





2 gündür süren tatilimin yarında devam edeceğini belirtmek isterim :) Muhasebe Finansman öğrencilerinin yani içinde benimde olduğum bir teknik gezi var yarın çok hoş bi gün olacak eminim :) keşifler sonrası havaların ısınmasıyla birlikte malum piknik aylarıda geldi pikniğe gideceğiz hep birlikte Atatürk kent ormanına. Şüphesiz ki çok eğleneceğiz :) yarın akşam o atmosferi çekip yüklerim.

14 Mayıs 2010 Cuma

İşte ilk ödülüm :)









Sound of the rain :) canım ablam, layık görmüş tatlı blogger lığa :) sağolsun bitanem.. <3>




Bende 10 tatlı olan 10 diğer arkadaşıma göndermek istiyorum :)























ve ve ve bana bu ödülü layık gören == > Sound of the rain







Bu ödülü 10 tatlı bloggera gönderin.
* Bu ödülle ilgili bir post yazın, fotoyu ve ödülü göndereni yazın.
* Ödülünüzü blogunuza koyun.
* Ödüllendirdiğiniz 10 kişiyi yorumla bilgilendirin

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Yehhu, Ablam bizde yine.. :) (sound of the rain)


Öncelikle hafta sonumun süper olacağını söylememe gerek bile yok :) yine ablam gelicek, gezicez edicez, kopucaz, gülücez, her dk eğlenicez. Bir sürü fotoğraf çekiliriz mutlaka zaten :) akşama hazırlarım postumuda :D neşe kaynağım o benim. sonra pazar aksamıda burdan güzelyalıda İDO ya bindireceğiz İstanbul' a gidcek semineri varmış :) her neyse hayırlı hafta sonları hayırlı günler.

7 Mayıs 2010 Cuma

''Büyük Sözü Dinlemeyenin Ayağı taşa değer!'' :/


Dün okuldan geldikten bir kaç saat sonra Babam ve Annem geldi işten. Hadi yıldıztepeye gidelim denize karşı ufak bi piknik yapalım dedi :) Bizde hazırlandık falan ne gerekliyse de aldık yanımıza babam tepe soguk oluyor üstünüze birşey alın dedi :) bende almak istemedim nedense hava sıcak olur bide onu mu alıcam diye düşündüm :) (çok akıllıca :S :D )
Herneyse gittik ilk başta birşey yok yedik içtik falan şimdi çay içerek izliyoruz denizi ben çok üşümeye başladım ama çaktırmamaya da çalışıyorum babam ben sana dememişmiydim demesin diye... :)p daha sonra zaten hava bayağı soğudu annem babam falan bile üşümeye bile başlayınca babam merve niye üstüne bişey almadın dedi bende ben üşümüyorum ki dedim :D babamda hadi ya o yüzden tüylerin diken diken ;) dedi :D annem ısıttı zaten beni..
O arada da her zaman ki sözünü söylemeden geçemedi ; '' Büyük Sözü Dinlemeyenin ayağı taşa değer!''..
eve geldik falan ama daha taşa falan değmedi bişey olmadı bana sadece o anlık üşümüştüm. :) sabaha karşı bende bi üşüme başladı. kalktım lavoboya falan gittim sabah üstümü giyineyim diye uyandığımda başım dönüyordu karnım ağrıyordu. anneme ben gitmiyeceğim okula dedim o da tamam kızım yat uyu dedi kahvaltı hazırladım git ye sonra benim bi ağrı kesicim var onu verdi al ilacını da iç diye... ve işe gitti :)
Acısı sabaha karşı çıktı. Annemin babamın sözünden hiç dışarı çıkmayan biri olarak bile ben bunları yaşadım. umarım birdaha böyle birşeyle karşılaşmam.. :/ Ve şu an çok bitkinim...

4 Mayıs 2010 Salı

ESAS OLAN MODAYA UYMAK MI yoksa Kendi Tarzımızı Oluşturmak mı ??











Moda, temel olarak bir toplumda bir zaman dilimi içerisinde öne çıkan giyim tarzını ifade etmekle birlikte, sadece giyim değil genel davranışlar, sanat, mimari, edebiyat ve yemek gibi birçok konuyu da içine alan ve bir süre etkin olan toplumsal bir beğeniyi de anlatmak için kullanılmaktadır.

Çoğunlukla moda insanlarda belli bir giyinme biçimini oluşturmaya yöneliktir. O sene pembe modaysa vitrinleri süsleyen renk pembedir, mini etek modaysa her yerde mini etekler sergilenir. Vitrinlerden sokaklara taşınan bu giyinme biçimi insanları da birbirine benzeyen görünüşlere büründürür. Vitrinde sunulanın düşünülmeden alınması tuhaf hatta komik durumlara bile düşürebilir insanı.

Çizgili kıyafetler modaysa ve siz kiloluysanız enine çizgili giysileri giymemelisiniz mesela, bu sizi daha kilolu gösterecektir.
Eğer modaya uyma adına bu yanlışı yaparsanız
kendi görüntünüzden asla memnun olamayacaksınız demektir. Hep vurgulanan söz doğrudur bana göre de, sadece moda diye kendimize yakışmayan şeyleri giymemeliyiz.

Her insan kendi modasını kendi yaratmalıdır çünkü...
Biz modaya uymak zorunda değiliz modamızı kendi düşünce tarzımıza, yaşam biçimimize, kendi zevklerimize göre yaratabiliriz...
Kendimize yakışanı giymeliyiz diyorum ama peki kendimize yakışan moda mıdır ?
O yılın modası olmayabilir ama kendi modamızdır. Ve önemli olan da kendi benliğimizi yakalamamız ve giyiniş biçimimize de bunu yansıtmamızdır.

2 Mayıs 2010 Pazar

vakit çekiliş vaktidir:))

Sevgili arkadaşımız kbr-bhdr çekiliş yapıyor ama hediyelerini bilen yok
Bu gizemli hediyelere talip olmak isterseniz tık tıkkk :))

YUMURTA KAPIYA DAYANDI :)

YUMURTA KAPIYA DAYANDI :)
İki ay önce bize proje ödevlerimiz verildiğinde içimden '' ohho daha 2 ay var şimdi uğraşamam'' demiştim, Fakat zamanın ne kadar çabuk geçtiğini bildiğim halde bu vurdum duymazlığı yaptım :)
Bi deyim vardır Yumurta kapıya dayandı diye aynen o durumdayım. Şu haftalar zaten felaket sınav haftası... Sınavlara mı vereyim kendimi yoksa Proje ödevine mi başlayayım bilmiyorum... Yarın son gün üstelik ama ben halen daha başlamadım, ama başlamam gerek. Sınav stresleri derken unuttuk. Yani kendime şaşırıyorum bazen ben ya... Çünkü hep böyle yapıyorum eğitim hayatım boyunca hep böyle oldu hiç 1-2 hafta önceden bitirdiğim bi proje ödevim olmamıştır. Genele bakarsak çoğumuz öyleyiz planlı programlı arkadaşlar hariç. Bende çok planlı programlıyım, işlerimde disiplini severim ama nedense bu projeler konusunda bu tutumumu pek öne çıkartamıyorum..
Neyse sanırım artık başlamam gerek malum yumurta kapıda.. :)

BAKTIĞINI GÖRMEK

BAKTIĞINI GÖRMEK


Karanlığa gömülmüş bir zamanda yaşıyoruz.
Her şeyiyle isyan günlerinde...
Her yeni güne yeni umutlarla uyandığımızda bile umutlarımızın birer birer parçalandığını görüyoruz.

Güçsüz kalan insanlara, çaresiz bakan gözlere, annesiz ve babasız çocuklara baktığımızda, anlamlı bir hayat yaşadığımızdan, hayatın bir anlamı olduğundan daha fazla ne kadar bahsedebiliriz ki... Kimseye acımayan, insanların duygularını, düşüncelerini, hatta hayatlarını bile hiçe sayan, kalpleri kan pompalayan bir kas yığınından ibaret olan insanların ellerinde artık, güçsüzlerin kaderi...
Duyguların, düşüncelerin, sevgilerin ticaret malı gibi pazara çıkarıldığı, satıldığı bir çağda yaşıyoruz.
Boğazımıza birşeyler düğümleniyor.
En acısı da o düğümleri çözememek, istemek ama başaramamak...
Hayata toz pembe bakanlar, evet bakıyorlar ama görmüyorlar, oysa pembenin ardında başka renkler de var ve bu renkler, '' durma birşeyler yap'' diyor insana...
Bakmalı ve görmeli insan, baktığını görmeli ki, boşuna yaşanmamış olsun hayat.
Onca söz vardı...
Artık söyleyecek birşey kalmadı.
''Kalanlarsa o kadar az ki'', şairin dediği gibi, ''mutluluk bile onlardan çok''...

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Bugün, İncir Cafe' günü :)

Süper bir hafta sonu hava sıcak ve iç açıcı.. Öğlene doğru arkadaşım Şule geldi, ne yapalım, nereye gidelim derken kendimizi sahilde bulduk her zaman ki gibi :)
Ee sahile inince Gözümüze yine İncir cafe çarptı orası bizim mekan olur yani şule ile benim :)
Gerçekten çok modern güzel bir mekan elit insanların takıldığı mudanyanın en değerli cafesidir.
O ambians' ı da size bu şekilde anlatmak istedim... ;)
Bugünlerde herkes gitmek istiyor
Küçük bir sahil kasabasına
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi herkesi bırakıp gitme isteği.

Öyle ''yanına almak istediği üç şey'' falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten...
Herşeyi herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.
Hadi kendimize razıyız diyelim, ötekide olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor...
Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız '' kalk gidelim'',
öbür yanımız ''otur'' diyor...

'' Otur'' diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk aile,
Güvende olma duygusu...
En kötü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık.
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz...
Dış görünüşü :) Bu eski bir fotoğraf şimdi o kahve rengi olan bölümler fuşya pembe :)

2. kat :) siz bide akşam görün..




teras.. off mükemmel martılar falan uçuyor.


terastan bi kare daha :)





1. kat :) arka bölümde oyuncaklar var burda görünmüyor ama :)









Ee işte gördünüz. güzel mekandır. herzaman ki gibi tiramisu ile cafe latte' mizi ısmarladık :) 2 hoş beş bi de denize karşı gülüşmelerimiz. Kelimeler kifayetsiz kalır. Çok güzel bir gündü ;) :)