Süper bir hafta sonu hava sıcak ve iç açıcı.. Öğlene doğru arkadaşım Şule geldi, ne yapalım, nereye gidelim derken kendimizi sahilde bulduk her zaman ki gibi :)
Ee sahile inince Gözümüze yine İncir cafe çarptı orası bizim mekan olur yani şule ile benim :)
Gerçekten çok modern güzel bir mekan elit insanların takıldığı mudanyanın en değerli cafesidir.
O ambians' ı da size bu şekilde anlatmak istedim... ;)
Bugünlerde herkes gitmek istiyor
Küçük bir sahil kasabasına
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle ''yanına almak istediği üç şey'' falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten...
Herşeyi herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.
Hadi kendimize razıyız diyelim, ötekide olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor...
Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız '' kalk gidelim'',
öbür yanımız ''otur'' diyor...
'' Otur'' diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk aile,
Güvende olma duygusu...
En kötü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık.
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz...
Dış görünüşü :) Bu eski bir fotoğraf şimdi o kahve rengi olan bölümler fuşya pembe :)
2. kat :) siz bide akşam görün..
teras.. off mükemmel martılar falan uçuyor.
terastan bi kare daha :)
1. kat :) arka bölümde oyuncaklar var burda görünmüyor ama :)
Ee işte gördünüz. güzel mekandır. herzaman ki gibi tiramisu ile cafe latte' mizi ısmarladık :) 2 hoş beş bi de denize karşı gülüşmelerimiz. Kelimeler kifayetsiz kalır. Çok güzel bir gündü ;) :)